English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | hear from v. | haber almak | ||
Finally, we shall hear from 'Cardinal' Cohn-Bendit! Sonunda 'Kardinal' Cohn-Bendit'ten haber alacağız! More Sentences |
||||
Phrasals | ||||
Phrasals | hear from v. | haber almak | ||
If you hear from Jenny, could you tell her I would like to see her? Jenny'den haber alırsan, onu görmek istediğimi ona söyler misin? More Sentences |
||||
Phrasals | hear from v. | görüşmek | ||
You'll be hearing from my lawyer. Avukatımla görüşeceksin. More Sentences |
||||
Phrasals | hear from v. | dinlemek | ||
Many of us have had a chance today to hear from the experience of these people. Bugün birçoğumuz bu insanların deneyimlerini dinleme şansına sahip olduk. More Sentences |
||||
General | ||||
General | hear from v. | (mektup vb ile) haber almak | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | hear from v. | mektup, telefon almak | ||
Phrasals | hear from v. | iletişime geçmek | ||
Phrasals | hear from v. | azar işitmek | ||
Phrasals | hear from v. | papara yemek | ||
Phrasals | hear from v. | fırça yemek | ||
Phrasals | hear from v. | zılgıt yemek | ||
Phrasals | hear from v. | laf işitmek | ||
Phrasals | hear from v. | sunulan bir şeyi dinlemek | ||
Phrasals | hear from v. | bilgi almak | ||
Phrasals | hear from v. | biriyle iletişime geçmiş | ||
Phrasals | hear from v. | biriyle bağlantı kurmuş | ||
Phrasals | hear from v. | birinden azar işitmek | ||
Phrasals | hear from v. | birinden papara yemek | ||
Phrasals | hear from v. | birinden fırça yemek | ||
Phrasals | hear from v. | birinden zılgıt yemek | ||
Phrasals | hear from v. | birinden laf işitmek |